14 Haziran 2010 Pazartesi

Altı Küçük Mutluluk


Eve dönmeye daha çok var.Bugün nedense çok yoruldum.Pazartesi diye mi yoksa bu sıcaklarla mı başım dertte?Eve dönüp pijamamı giyip,birde güzel bir çay demlemek istiyorum.Üzerine annemle keyifli bir sohbet de doğrusu iyi gider.Mümkünse bu akşam haberleri izlemeyeyim.Daha ne olmuş diye merak etmeyeyim.Ben hala umudumu yitirmedim.Birgün, çoo uzak birgün alacağımız haberlerin çoğunun güzel olacağına inanıyorum.Yada en azından insanların ufak tefek ihmallerle ve kocaman ihtiraslarla neden oldukları korkunçluklara şahit olmayacağız.

Dün kursdan eve döndüğümde hep görmek istediğim güzel haberlerden birine denk geldim.Nilüfer'in İran pisisi Prenses'in altı minik yavrusunun resimlerini gazetede görünce içim kıpır kıpır oldu.Artık evde sekiz kedisi olduğunu,onlarla ve kızı Ayşe Nazlı ile çok mutlu yaşadıklarını okudum.Üstelik Nilüfer sokakdaki pisicikleride besliyormuş.Barınakların o çok kötü durumunuda anlatmış.Barnaklarda ki miniklerin çok kısıtlı imkanları olduğunu söylemiş.Bazen sadece kuru ekmekle besleniyorlarmış.En azından başlarını sokacak bir evleri var demiş.Bilyorum ki Nilüfer'in kocaman bir yüreği var.Röportajın içeriği evdeki pisileri olduğu için sadece bunun üzerine konuşmuş olsada onun Ayşe Nazlı'ya hediye ettiği güzel hayatın hepimiz farkındayız.Çocukların başlarını soktukları yuvaların da öyle çok harikulade olmadığını hepimiz görüyoruz.Tabi en çok müdahele etmesi gerekenler,koltuk sahipleri gözlerini sıkıca yumuyorlar.Diyorum ya Nilüfer kocaman yüreğiyle dünyanın güzel bir yer olduğuna inancımızı hala koruyor.İşte o zaman bahsettiğim o birgün çok uzak da değilmiş geliyor.

Bugün çok yorgun hissediyorum.Neden bilmiyorum.Eve döndüğümde beni altı minik pisicik karşılasa nasıl oulr dedim.Herhalde bardağın boş tarafı yerine dolusunu görecek inancım güçlenirdi.Ve onların o şapşal hallerine bakar, çok çoo mutlu olurdum:)

By Yu

3 yorum:

  1. kesinlikle katılıyorum sana canım. eve döndüğümüzde koşturmacalarımızın arkasından minik minik kedicikler olsa, ya da başka herhangi bir hayvan... o kadar güzel insanın enerjisini artırıyorlar ki. onurların tavşanı kaç gündür bende ve sanırım bugün alacaklar. ya süper bir hayvan tavşan. uysal, kendi halinde... zaten sesi çıkmayan bir hayvandan ne gibi bir kötülük gelebilir ki... yalnız tek kötü yani çok kötü kokutuyor bulunduğu ortamı ona da bir çözüm bulamadım ama üzerinde çalışıyorum:D
    sanırım kullanılan yemlerden kaynaklanıyor. yani benim tavşanıma da bunlardan kullanırdık ve o da çok feci kokuturdu hatta onun yaşadığı odayı kullanmazdık. ama şimdi düşünüyorum da bu hayvanın kendisi kokmuyor yani köbek gibi değil. köpekleri iki sevince bile üzerine kokusu siniyor hayvanın kendine özgü bir kokusu var. ama tavşanlarda öyle bir koku yok. herhalde yemlerden diye düşünüyorum.
    söz nereden nereye geldi bu arada:)))

    YanıtlaSil
  2. Ve hep minik kalsalar,hiç büyümeseler...onların o minicik,şaşkın halleri yok mu..Onlar insanda sinir,yorgunluk,mutsuzluk bırakır mı?
    Diloşum sana katılıyorum tavşancığın o kokusunun sebebi kesinlikle o yemler.birde talaşın altında, beyaz taş şeklinde kum olunca kokusu azalıyor.ben hemstırlarıma o kumdan kullanmıştım ve çok rahat etmiştim:)

    YanıtlaSil
  3. evet ben de bayılıyorum o ufak hallerine...
    bu arada tavşan benim olsa gidip kum bulup koyacağım da bugün yarın alır diye onu da yapmadım... beklemedeyim...

    YanıtlaSil